Fatma
BİLGİN
Şehit Düştüğü Tarih: 10 Ağustos 2002
Şehit Düştüğü Yer: Ankara Numune Hastanesi
Doğduğu Tarih: 1972
Doğduğu Yer: Antakya Kuzeytepe
Mezar Yeri: Antakya Kuzeytepe
3 Haziran 2001’de 5. Ekip olarak
ölüm orucuna başladı Fatma Bilgin. Ölüm orucunun 434. Gününde, eşi görülmedik
bu kahramanlık destanı 660’ıncı günü doldurmuşken, 10 Ağustos’da 93. Şehidimiz olarak ölümsüzleşti.
Fatma
Bilgin, 1972’de Antakya Kuzeytepe köyünde doğdu. 20 yaşındayken, bir 8 Mart
dünya emekçi kadınlar gününde devrimci hareketle tanıştı. 1994 başında artık
örgütlü bir devrimcidir Fatma. 10 Aralık 1995'te Kurtuluş gazetesi muhabiriyken
gözaltına alınıp tutuklandı.
1972 yılında doğmuş bir arap kızı Fatma. Yoksulluk, yüzbinlerce
Fatma gibi, onu da daha 13 yaşında azgın sömürü çarklarının içine çekti.
İlkokul mezunuydu, bir çok işyerinde, pamuk tarlalarında,
fabrikada, çapada, ambarda, atölyelerde çalıştı yıllarca. Emekçiydi.
Kendi ifadesiyle, “çalıştığı
yerlerde kötü ağır iş koşulları, düşük ücret gibi haksızlıklara başkaldırıp
çevresindeki insanları yönlendirdiğinden dolayı işyeri sahipleriyle sorunlar
yaşadı, zaman zaman işten kovuldu” Fatma.
Fatma’nın devrimcileşmesinin en
çıplak nedenidir bu yaşam. Kendi yaşamından çıkardığı sonuçlarla devrimcileşti.
Bu düzenin değişmesi gerektiğini bilince çıkardığı için devrimcileşti. Çevresine
topladığı arkadaşlarıyla kendileri bildiri bastılar, dağıttılar. 8 Mart dünya
emekçi kadınlar günüdür ve Fatma henüz 20’sinde örgütsüz bir emekçidir.
Kurtuluşun, umutlarının devrimci
harekette olduğunu gördüğü için, daha ilk tanıştığı günden itibaren umudun adı
beynine kazındı Fatma’nın. Hiç duymamıştır daha önce o adı. Devrimci Solu,
Mahir ÇAYAN’ı ilk kez duyuyordur. Ama “Çok etkileniyor hayatımda bir şeylerin
değişeceğini hissediyordum. Bana çok doğru geliyordu.”
Sezgilerini bilgiyle donatma,
adım adım devrimcileşme, kendini eğitirken, başka
Fatma’ları eğitme süreci başlamıştır artık onun için.
30 yaşında kahramanlıkla
taçlandıracağı, her anı kavga, her anı direniş, her anı büyük bir inanç, özveri
ve bağlılıkla bezenmiş yaşamının en onurlu yıllarıdır devrimcilik yılları. O,
doğrunun peşinden gitti, doğruların sesine kulak verdi. Kurtuluş muhabiri
olarak çalışmaya başladı emekçi Fatma.
Fatma Bilgin Kurtuluş dergisi
muhabiriydi ve bu görevi sırasında tutuklandı.
5 aylık muhabirliği süresince
haklıyı ve gerçeği halka ulaştırdığı için 5 kez gözaltına alındı, işkenceleri,
hapislikleri yaşadı. Fatma kararlılıktır. Hiçbir baskı “aman” dedirtmedi ona.
Büyük Direniş'de, son günlerinde alçakça zorla müdahale
işkencesine maruz kalmasına rağmen, direndi ve ölümsüzleşti.
***
FATMA
BİLGİN'İN ÖLÜM ORUCUNA İLİŞKİN
DUYGU VE
DÜŞÜNCELERİ
Partime
ve Yoldaşlarıma merhaba,
Öncelikle şehitlerimizi
saygımla anıyor, onlara sadakat yeminimi yineliyorum. Önderime, Partime ve tüm
yoldaşlarıma saygım ve bağlılığımla selamlıyorum. Bana Ö.O savaşçısı olma
onurunu yaşattınız. Bu tarihsel göreve bana layık görecek kadar güvendiniz.
Sizlere minnet duyuyorum. Biliyorum bu değerin karşılığı teşekkürle ödenmez bu
büyük sorumluluğu yerine getireceğim. Ailemizin bana duyduğu güveni
lekelemeyeceğim. Bu güveni büyüteceğim. Çünkü Partim beni yeniden yarattı. Bana
güçlü onurlu bir kişilik kazandırdı. Düşündüğümde hatalarımla bana kucak açtı.
Emek ve sabırla eğitti. İnsana erilen değerdir.
Sevgidir veya borcum büyüktür. Vefalı kalacağım sadık kalacağım. Son nefesime
kadar Parti Cepheli kalacağım
Bu süreç bana çok şey
öğretti. Mücadele yaşamım boyunca öğrenmem gerekipte
öğrenemediklerimi kavramam gerekipte kavrayamadıklarımı
öğretti kavrattı. Korkmadım umudum kırılmadı karamsarlığa kapılmadım Çünkü
gücümüzün farkındaydım. Fedakarlığı karalılığı vefayı
böylesi yakıcı bir şekilde görmedim yaşamadım güçlendim. Kendime güvenim arttı.
Elbette gücüm Partimin ve yaratılan kahramanlıklardır. Kendimi önderime partime
yoldaşlarıma hiç bu kadar yakın hissetmedim. Vatan ve halk sevgisi düşmana hiç bu
kadar ağır basmadı. Bütün bunları yaşarken sevgi ve bağlılık kadar da düşmana
öfkem büyüdü. Daha önce başlamış olan ekiplerle başlamamış olmanın acısını
yaşadım. Kendime kızdım. Vicdanımla çatıştım hesaplaştım zaferimiz hesaplaşmamı
bana yeniden yaptırdı. İhanetler geri dönüşlerde oldu. Bunlardan daha güçlü
olmaktan öte etkilenmedim sadece ders çıkardım. Süreç ağır ve süreçte herkes
kahraman olamazdı. Ama ben olacağım.
Şimdi artık Ö.O savaşcısıyım. Tüm duygularımla kilitlendim. mutlaka şehit düşmeliyim diyorum. Bunu çok istiyorum zafere
inanıyorum ve bu zaferde açan bir karanfil olmak ve şehitlerimizle kucaklaşmak
için sabırsızlanıyorum. Bunu başarmak için hedefim hastahaneye
götürülmemek. Serum ve benzeri taktırmamak. Bunun için
ne gerekirse yapacağım. Tek başıma kalsam da tüm yoldaşlarım yanımdaymış gibi
devam edecek hiçbir şeye boyun eğmeyecek düşmanlarımızı sevindirmeyeceğim. Büyük
zaferimize doğru ilerliyoruz. Bu zafer uğruna namuslu kalmanın devrime
inanmanın ölçütüdür benim için. Buna inanıyorum inanıyorum
bu inancımı direnişimle irademle göstereceğim.
Ölüme yatarak düşmana bir
darbede ben vuruyorum. Bir hücreyi de ben yıkıyorum. Bu ayrı bir coşku veriyor
bana yoldaşlarımın halkımın hesabını sorduğumu hissediyorum. Yoldaşlarımdan
ayrı kalmanın acısını çıkarıyorum. Çünkü ayrı düştüğüm yoldaşlarıma tarifsiz
bir özlem duyuyorum onları çok seviyorum. Bu sevginin bu kadar farkında
değildim. Ölesiye bağlıyım. Alnımdaki bandım önderim Partim tüm şehitlerimiz ve
yoldaşlarım vatanım ve halkım namusumdur. Bu kutsal değerlere bağlı kalacağım. Sadık
kalacak namusumu her koşulda koruyacağım.
Saygılarımla
Fatma Bilgin
22.06.2001
YAŞASIN ÖNDERİMİZ DURSUN
KARATAŞ
YAŞASIN DHKP-C
KAHRAMANLAR ÖLMEZ HALK
YENİLMEZ
YA ZAFER YA ÖLÜM
***
Fatma Bilgin’in
Mezarı Başında Okunmak Üzere
Yazıp
Bıraktığı mektup:
Merhaba baş koyduğum
Antakya'mın halkına;
Merhaba Kuzeytepem, Kuzeytepe'nin sıcak, candan,
vefalı, güzel insanları;
Analarım merhaba,
çocuklar, yiğit kardeşlerim;
Toprağımıza, suyumuza,
börtü böceği ile vatanımıza, geleneklerimize feda ettiğim canımla selamlıyorum
sizleri. Ellerinizden öpüyorum büyüklerim ve herkesi özürlüğe çarpan yüreğimle kucaklıyorum.
Önce Yusuf Kutlu yoldaşım
selamladı sizleri Ekinci'den. Yusuf abimdir, kardeşimdir. Birlikte gelecek aydınlık bir ülke
için. Örgürlüğü için vatanımızın yola çıktık
Yusuf'la. Hapishanelerde yüzlerce kardeştik, onlarcamız
ölüm oruçlarında zulme karşı şehit olduk. Halkımız Antakya'mızın payına,
sizlerin sevgi dolu yüreklerinizin payına Yusuf ve ben düştük.
Daha direnişimiz sürüyor.
Gelenlerimiz olur; Sizlere, incelmiş bedenleriyle toprağın bereketli kokusuyla,
parıldayan yıldızları ve sizlere bırakacakları umutlarıyla gelenlerimiz olur
canlar.
Bu
direniş zafere kadar. Bu direnişte, zindanlarda
sizlere zaferi armağan edeceğiz canlar.
Ağlamaklı olmasın
gözleriniz. Süslü tabutlarımızın içinde öylesine gururla, öylesine umutla
yatarken biz, siz de gururlanın. Siz de umut doldurun gözyaşı yerine canlar,
kardeşler.
Şimdi yanınızdayım. Artık
hiç ayrılmamak üzere geldim. Bu düğün olsun, bu şenlik hepimizin bayramı olsun,
kuşlar, çiçekler uçuşsun rengarenk, türkü türkü eyleyelim burayı. Çağlayalım sizinle, halaylara
duralım. Dahi kırmızı mendillerle mitralyözlerle, sebgevi,
harce ile halaylara duralım omuz omuza verme zamanı,
birbirimize kenetlenme zamanı, yürekleri birleştirip birlik olma zamanıdır
şimdi.
Haydi
yiğit kardeşler bacılar, canlar, halklar, bizim halklarımız bu davetle geldim
size, sevgimle, umutlalarımla geldim. Düşlerimle,
gülüşlerimle geldim, ölümümde aranızda yeniden doğdum.
Yeniden doğmaktır
şehitlik, ölmedik halkımız, ölmeyeceğiz, yenilmeyeceğiz zulme, zulmü ezecek her
cengte yine yine geleceğiz.
Sizleri seviyor, saygı
duyuyorum. Mutluyum alnım açık başım dik sizlere selamlar söylüyorum. Ölümü
yenmişim ölüm orucunda, sizlere gelmişim alnımın akıyla, sizlere layık olmuşsam
ne mutlu bana, şimdilik gidiyorum, siz kalın sağlıcakla.
Yüreklerinize selam
Sizden bir can, bir
yürek, bir parça
Fatma Bilgin (364.
gün...)
***
Fatma
Bilgin'in direniş içinde yazdığı bir şiir
Akdeniz
Mavi bir tüldür rüzgarın
Gözlerin mavi suyun göğün
Sen memleketim bereketli
coğrafyam
Oğulların Toros, Amanos, Asi, Berdan Suyu ve Sen
Mavi bir düşsün
hasretimde
Güne bakan kekik ve
zakkumların
ya
defnelerin, reyhanların ve yollar boyu dikili çınarların, çamların
Sen Akdenizim,
düşüm, hasretim, coğrafyam
Kaç yıl öpmedim
toprağını, suyunu yudumlayıp
Adımlamadım ormanlarını,
Asiyi denizi seni
Kaç zamandır seyrinle
dalıp gülmedim
Ama biliyorum, biliyorum
yerimi korudun
en
korunaklı yerinde bereketinin,
suyundan
damlama, sevdandan sarılışımı
toprağından
payımı ayırdın biliyorum
Sana döneceğimi
biliyorsun Akdeniz
Sana yengiyle, muzaffer
bir edayla geleceğim
Aç kucağını toprağım,
seninle kucaklaşmaya, hiç ayrılmamaya
Zaferin müjdesini verip,
müsterih ve sonsuz bir uykuya dalmaya geliyorum
Sen Akdenizim,
kaç yıl öpmedim toprağını
suyunu
yudumlayıp adımlayamadım ormanlarını
Asiyi, denizi, seni...
kaç
zamandır seyrinle dalamadım doruklara
kucağında
abilerim Kemal, Bedii, Ahmet
kucağında
Berdan, Refik, Selim, Devrim, Erdinç
kucağında
Gülnaz, sevdasıyla yatan İbili,
Uğur, Halil,
ve
onur konuğun gelinin Gülseren
Bana da yer var kucağında
biliyorum
Yerimi korudun en korunaklı
yerinde bereketinin
suyndan
damlamı, toprağından payımı ayırdın biliyorum
Unutmazsın gideni tıpkı
gelene kucak açtığın gibi
Biliyordun, biliyorsun
sana döneceğim Akdenizim
sana
yengiyle muzaffer bir edayla döneceğim
Ör defnelerden tacımı aç
kucağını toprağım
Seninle kucaklaşmaya hiç
ayrılmamaya geliyorum
Zaferin müjdesini verip
müsterih
ve sonsuz bir uykuya dalmaya geliyorum
Mavine mavi
alına
al katmaya geliyorum
(Malatya Hapishanesi)
Hakkında
Daha Geniş Bilgi İçin...
Yoldaşları, yakınları Fatma Bilgin’i
Anlatıyor: